27 Ağustos 2010 Cuma

Aşkın Büyüsü


Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk

edebilirsiniz.

Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında…

En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç

çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin

konusudur.

Gözyaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca

saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak…

Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz;

“Ölmek var, dönmek yok”tur.

Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını…

Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya… Şurasından,

burasından eleştirmeye koyulursunuz:

“Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa…”

Başkalarını örnek göstermeye, “Bak onlar nasıl yaşıyor” demeye

başlarsınız.

Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın

gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. “Eskiden

böyle miydi ya..” diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı;

açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından…

Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz.

O, sevgisizliğinize yorar bunu… İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde

ihanetin bedeli ölümdür.

“Ya sev böyle ya da terket” diye gürler…

Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa

dönüşür birden… Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size…

Hoyrattır, bakmaz yüzünüze…

Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder.

Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi

defterden…

“İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için…” dersiniz, dinletemezsiniz.

Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.

İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz…

Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz…

Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem “Ne olacak sonunda”

kuşkusu…

Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.

Sürünür gidersiniz.....



Dilek Pekel

Dünden Bugüne Evlilik


Dünden bugüne o kadar çok uzun yıllar geçtiki,artık evlilikler bilegünümüzde yer değiştirdi.

İnsanın bazen aklı bile almıyor son yıllarda

insanların yaşadıkları evlilik krizleri hepimizin bilindiği gibi söz

kesme,nişanlanma,kına gecesi,ve nikah... Günümüzdede halen bunlar

yapılıyor olması bizim sadece evlilik için adetleri yerine getiriyor

olmamız evliliğimizi uzun yıllar sürdürebilceğimiz anlamına

gelmez.Evlendikten sonra ikinci bir hayatımız oluyor tahammül sınırımız

olması,fedakarlığımız,en baştada saygımız,özür dilemeyi biliyor olmamız

eski insanların neden bu kadar evlilikleri uzun sürermiş bir

düşünsenize,yoksa aşk ömür boyumu sürer yok hayır en büyük aşklar bile

zamanı geldiğinde biter.Aşktan sonraki dönem önemlidir.Rüzgarın seni

nereye doğru sürüklediği.Günümüzdeki evliliklerde herşey toz pembe

bulutların üzerinde uçmak gibi bişey.Beklentilerimiz büyük isteklerimiz

fazla, hayallerimize göre yaşamak istiyoruz çoğumuz bağımsız olmak,rahat

olmak,hesap vermemek,özgürce yaşamak,bencil olmak,eğer bunları çok yoğun

bir şekilde istiyorsak zaten evlenmemeliyiz. Bir kere daha düşünmeliyiz.

aslında o kadar çok değişmeler oldu ki dünden bugüne bu belki %10'nu

herşey önce insani sevgi bağlılığımızı yitirmişiz.Önceliklerimiz

menfaatlerimize göre değişmiş.bence en acı da bu olsa gerek...



Dilek Pekel


Kadın İçin Çalışmak





Kadının çalışma hayatında yeri önemi çok büyüktür çoğumuz kız
çocuklarımızı yetiştirirken, ev işi yapmaya,yemek yapmayı vs. bir takım
evlerinin ihtiyaçlarını karşılama yönelik yetiştiriyoruz.Yetişkin
olduğumuzda da lise ve üniversiteyi bitirip çalışma hayatın içine ilk
adımlarımızı atıyoruz. Hayat üniversitesi dediğimiz düşünceyi asıl iş
hayatında öğreniyoruz.Zevki,yorgunluğu,stresi,para
kazanmayı,saygıyı,insan ve toplum sosyal ilişkileri,binbir çeşit
insanların aynı hayat mücadelesi için bir araya gelerek toplanmış,
insanların karakter farklılığı, iş ahlakı,prensipleri,buna benzer bir
sürü şartları görüyoruz.Kendimizi geliştirdikçe, öğrendikçe farklılıklar
saptıyoruz.Bütün kadınları çalışma hayatını içinde olması gerekiyor.
ilerleyen yıllarda daha rahat yaşayabilmeleri,kendilerinin özgüvenleri
için ayaklarının yere sağlam adımlarla basabilmeleri için kendilerini
koruyabilmeleri için herşey önce güçlü hiddebilmeleri için çalışma
hayatında var olabilirler hayatta hiç bir şeyin garantisi olmadığı
gibi,ne ailenin ne evliliğinin nede herşeyin yolunda gitmesinin
kendimizin kandırmaktan başka birşey olmadığını zaman içinde görürüz
ilk başlarda zor ağır büyük sorumluluk gibi gözüksede biraz zaman
geçtikten sonra hepimiz alışıyoruz.hayatımıza devam ettirmemiz için
zorluklarla mücadele edip alışmamız gerekiyor.Ve sonra bunu meyvesini
yemek sanırırm gayet çok hoş oluyor.Düşünsenize kendinizin hak edip
kazandığınız paranızla bir sürü ihtiyacınızı karşılıyorsunuz bakmakla
yükümlü aileniz varsa onlara bakıyorsunuz hayatta var olmak,yaşamak, bir
neden için çalışmak ve para kazanmak çok çok önemli biz bayanlar çalışma
hayatını sağlımız el verdiği süre içinde ertelememek ve hep var olmak
dileği ile ...

Dilek Pekel










































Anne Olmak !




Anne olmak hayatta en zor en güzel en karşılıksız hissedilen bir duygudur. Anne olmasak bile bunu annelerimizden hissedebiliyoruz. Bizi dokuz ay boyunca her türlü zorlukla mücadele ederek bizleri karınlarında taşıyan annelerimizin hakkını hiç bir zamanödeyemeyiz. Annelik o kadar büyük sorumluluk gerektirir. Maddi ve manevi çocuğun belirli ihtiyaçları ,sevgisi, ekonomik açıdan rahat bakabilmek...

Sevgiyi yeterince verebilmek,ve güzel yetiştirebilmek. Ve günümüzdeki bir çoğu insanın bunu dikkate alarak bebek sahibi olduklarını düşünmüyorum.

Bazı kadınlar bu konuda çok tecrübesiz gerçekten istedikleri için değil de ilerleyen hayatta yalnız kalmaktankorktukları için çocuk sahibi olmak istiyorlar .

O kişinin çocuğu var benim niçin olmasın ! Kendilerinde eksiklik görüyorlar sürekli yarış içindeler bu son derece yanlış bencilce düşünce tarzı!Sırf kendilerini düşünüyorlar zaten sonunda pişman oluyorlar hiç bir çocuk ailesini seçme şansına sahip değildir ama bir kadın ve erkek eşini ,işini ve hangi doğru zaman da bebek sahibi olacağını, ne zaman kendini hazır hissettiğini,nasıl çocuk yetiştireceğini kendi rızası ve aklına göre ayırt etme şansına herzaman sahiptir. Bebeğiniz anne karnına girdiği andan itibaren ömür boyu büyük sorumluluk alacaksınız demektir. O kadar kolay ve basit değildir.

Düşünün dünyaya gelen bir insan yavrusu ve hayatı !Bunları her açıdan karşılayabilecek durumda iseniz zaten size yakışır. Lütfen cocuk sahibi olmadan evvel

çok geniş düşünelim bu bizim hayatımız, çocuğumuzla beraber yaşayacağınız yaşam için son pişmanlık fayda etmez. Bebeğiniz büyüdüğü zaman

size hesap sormasını istemiyorsanız en doğru zamanda sevgiyi her hücremize yerleştirdiğimiz vakitte evlat sahibi olun! Bu nesillerde o vakit doğru insanlar yetişecektir.

Sevgiler,

Dilek Pekel